25 Aralık 2015 Cuma
Kitap Yorumu: Etkili Motivasyon Pozitif Düşüncenin Sihirli Gücü- TARIK IŞIKSAÇAN
Bu kitap bizlere motivasyonun püf noktasını, dışarıdan gelecek olumsuzluklara karşı nasıl davranmamız gerektiğini hakkında bir yol göstericilik yapıyor. Motivasyon işletmelerde ve psikoloji biliminde oldukça öneme sahip ve üzerinde durulan bir konudur. Kitapta anlatıldığı gibi motivasyon konusunda birçok kitap ve makale yayınlanmıştır.Bunlardan hala en fazla rağbet göreni Maslow'un "İhtiyaçlar Hiyerarşisi"dir. Kitap Maslow"un İhtiyaçlar Hiyerarşisi'ni açık anlaşılır bir şekilde ele almış ve örneklerle çok güzel özetlemiştir.
Kesinlikle okumanız gereken bir kitap olarak düşünüyorum, sizlere farklı düşünmenizi, yeni fikirlere hazır olmanız esnek düşüne bilmeyi, duygularımızı kontrol etmeyi öğretiyor. Kitapta yer yer öğüt verici hikayelere yer veriliyor buda kitabı oldukça akıcı kılıyor.Okuyan herkese çok şey katacağını düşünüyorum. İyi okumalar... :)
"Eflatun'a iki soru sormuşlar. Birincisi: "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir?"
Eflatun tek tek sıralamış:
1-Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler.Ne var ki çocukluklarını özlerler...
2-Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri kazanmak için de para öderler...
14 Mayıs 2015 Perşembe
Kitap Yorumu: Peynirimi Kim Kaptı-DR.SPENCER JOHNSON
Bu kitap bizlere güzel bir kurgu ile
değişimin gerekliliğini anlatmış. Elinde
olmadan da olsa değişime kapalı olanların okuması gereken bir kitap. Evde,
iş yerinde yolculukta bir saatinizi ayırarak kolayca okuyabileceğiniz bir
kitap.Hayatına renk katmak isteyen insanlara tavsiye ediyorum sizlere çok şey
katacak.
Bu kitaptaki
kahramanlar günümüz insanının taa
kendisidir. Kimileri yolun sonuna kadar gitmeye kararlıdırlar ve giderlerde, sonunda kazanan onlar olur. Kimileri ise nede
olsa olmuyor diye duruverirler ulaşmak
istedikleri şeylerin kendilerine gelmelerini beklerler, ama bu bekleyiş boşunadır.
Değişime karşı koyuyoruz çünkü değişimden korkuyoruz.
‘’Korkularının ötesinde hareket
edersen kendini özgür hissedersin.’’
Değişimin en
hızlı yolu kendi hatalarına gülmek, sonra da bunu unutup devam edebilmek. Ve kendinize
bu soruyu sorun ‘’ Korkmasaydın ne
yapardın?’’
Kitabı
şiddetle okumanızı tavsiye ederim şimdiden iyi okumalar.. J
8 Mayıs 2015 Cuma
Deneme: Hep Bir Umut
Hayatınızda her şeyin güzel gitmesi mümkün olmayabiliyor. Hiç
ummadığınız anda farklı olaylarla karşı karşıya kalabiliyoruz. En önemlisi ise
bu hayatta keşke dememek keşkeli bir hayatın bize getirecekleri ne olabilir ki ? Bazen öyle bir
an gelir ki başkalarının mutluluğu için kendi düşüncelerimizi unuturuz, kayıplar
yaşarız umutsuzluklara düşeriz içimizi
bir hüzün kaplar ama her şeye rağmen kazanabildiklerimizle yaşama tutunmayı
denemeliyiz...
Vaktimizi boşa geçirmekten vazgeçmeliyiz.
Kendimize ve başkalarına faydalı bireyler olmalıyız
ufak şeylerden mutlu olmayı bilmeliyiz. Hayatın neresinde olduğumuzu bu hayatta
neden varolduğumuzu görevlerimizi sorumluluklarımızı bilerek yaşamalıyız belki o
zaman her şey daha yolunda gidebilir.. ‘’ İnsan askerdir; hayat ona görevler yükler, o da var
olabilmek için koşuşturur durur.’’ Ve bu hayatta rütbeni sen belirlersin.
Başarmak için, umutla dost ol çünkü; umudu olmayan yolcunun, yükü ağırdır. Ve
tüm olumsuzluklara rağmen mutlu olmayı öğren, öğren ki hayata karşı dik
durasın.
Biliyorum
kendi görevlerimiz var ama az da olsa başka konularda
duyarlı olmalıyız, sorumluluk almalıyız. Ve mutlu olmak için savaşmalıyız...
25 Nisan 2015 Cumartesi
Bu Haber Dünya'yı Ağlattı
Kate Murray isimli fotoğrafçının facebook hesabından
paylaştığı fotoğraf beğeni ve paylaşım rekoru kırıyor.
Huffingtonpost’ta yer alan habere göre fotoğrafı
görenlerin tüylerini diken diken eden o anın hikayesi ise şöyle:
Hamile olduğunu öğrenen kadına bir süre sonra kanser
teşhisi konuldu. Tedavi sırasında bir göğsü alınan kadına daha son iki kez daha
kanser teşhisi konuldu. Genç kadın bir taraftan kemoterapi görürken bir yandan
da hamileliğini sürdürdü. Ve o gün geldi çattı. Genç kadın bir erkek bebek
dünyaya getirdi.
Kate Murray isimli fotoğrafçı ise dünyaya gelen
bebeğin annesi tarafından emzirildiği o anları fotoğrafladı. Bir yanda göğsü
alınmış bir anne, bir yanda yeni doğmuş bir bebek ve bir yanda kansere karşı
savaş veren bir kadının mutluluk gözyaşları.
YENİ KİTAPLARIM
Herkese
merhaba bu ay içinde aldığım kitaplardan bahsedicem kitap alışverişi yapmak
beni çok mutlu ediyor aldıkça alasım geliyor ama bütçem sınırlı olduğu için bir
yerde durmak zorunda kalıyorum.
AKLINDAN BİR
SAYI TUT JOHN VERDON
İlk olarak
AKLINDAN BİR SAYI TUT adlı kitabımdan bahsetmek istiyorum, ilk önce okuyacağım
kitaplardan bir tanesi, okumak için sabırsızlanıyorum.İkinci kitap olarak ise
GRİNİN ELLİ TONUNU almış bulunmaktayım. Şimdiden herkese iyi okumalar
diliyorum. Sevgiler..
AKLINDAN BİR
SAYI TUT JOHN VERDON
Bir
adam, posta kutusuna bırakılmış imzasız bir mektup alır. Mektupta şöyle
yazmaktadır: “Aklından herhangi bir sayı tut – 1 ila 1000 arasında herhangi bir
sayı.” Adam öylesine 658 sayısını tutar. Not şöyle devam etmektedir: “Sırlarını
nasıl bildiğimi göreceksin… küçük zarfı aç.”
“Aldıklarını geri vereceksin
Vermiş olduklarını aldığın zaman.
Biliyorum ne düşündüğünü,
Ne zaman uyuduğunu,
Nereye gittiğini,
Nereye gideceğini.
Seninle bir randevumuz var,
Bay 658.”
Sıradanlıklara meydan okuyan, anında başınızı döndürecek ve ilgi çekici karakterlerinin kalp atışlarını tüm gerçekliğiyle hissedeceğiniz bir kitap – Aklından Bir Sayı Tut kolay kolay unutmayacağınız bir roman.
“Aldıklarını geri vereceksin
Vermiş olduklarını aldığın zaman.
Biliyorum ne düşündüğünü,
Ne zaman uyuduğunu,
Nereye gittiğini,
Nereye gideceğini.
Seninle bir randevumuz var,
Bay 658.”
Sıradanlıklara meydan okuyan, anında başınızı döndürecek ve ilgi çekici karakterlerinin kalp atışlarını tüm gerçekliğiyle hissedeceğiniz bir kitap – Aklından Bir Sayı Tut kolay kolay unutmayacağınız bir roman.
GRİNİN ELLİ TONU EL James
Romantik,
özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı... Bu roman dengenizi
sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak
Edebiyat ögrencisi olan Ana Steele, genç girişimci Christian Grey’le röportaj yapmaya gittiğinde son derece çekici, zeki ve sinir bozucu bir adamla karşılaşır. Toy ve masum Ana, bu adama duyduğu arzu karşısında şaşkına döner ve adamın gizemli doğasına rağmen ona yakınlaşma arzusuyla yanıp tutuşur. Ana’nın güzelliği, zekâsı ve özgür ruhuna direnemeyen Grey de onu istediğini kabul eder, ancak şartları vardır...
Grey’in sıra dışı erotik istekleri karşısında şoka uğayan ama bir yandan da heyecana kapılan Ana tereddüde düşer. Büyük başarısına rağmen –çokuluslu şirketleri, uçsuz bucaksız serveti ve sevgi dolu bir ailesi vardır– Grey şehvete esir olmuş ve hükmetme hırsı olan bir adamdır. Çift, cüretkâr ve tutkulu bir fiziksel ilişkiye yelken açarken, Ana, Christian’ın karanlık sırlarını ve kendi gizli arzularını keşfeder.
Edebiyat ögrencisi olan Ana Steele, genç girişimci Christian Grey’le röportaj yapmaya gittiğinde son derece çekici, zeki ve sinir bozucu bir adamla karşılaşır. Toy ve masum Ana, bu adama duyduğu arzu karşısında şaşkına döner ve adamın gizemli doğasına rağmen ona yakınlaşma arzusuyla yanıp tutuşur. Ana’nın güzelliği, zekâsı ve özgür ruhuna direnemeyen Grey de onu istediğini kabul eder, ancak şartları vardır...
Grey’in sıra dışı erotik istekleri karşısında şoka uğayan ama bir yandan da heyecana kapılan Ana tereddüde düşer. Büyük başarısına rağmen –çokuluslu şirketleri, uçsuz bucaksız serveti ve sevgi dolu bir ailesi vardır– Grey şehvete esir olmuş ve hükmetme hırsı olan bir adamdır. Çift, cüretkâr ve tutkulu bir fiziksel ilişkiye yelken açarken, Ana, Christian’ın karanlık sırlarını ve kendi gizli arzularını keşfeder.
24 Nisan 2015 Cuma
DENEME: İNSANLARIN ANATOMİSİ
Duygu,beynimizin bize hissettirdiği
bazıları hormansal bazılarıda zihinsel sebeplerden oluşan çeşitli hislerdir.
Gün içerisinde birden fazla duygular hissediyoruz aklımızdan onlarca,yüzlerce
düşünceler geçiyor. Bana göre insan ilk öncelikle kendi gerçeklerinin farkında
olmalı, kendi gerçeklerini net bir şekilde görebilmeli ve kendini sevmeli bence
kendini sevmeyen insan bir başkasını sevemez insan ilk öncelikle kendine değer
vermeli sevmeye kendinden başlamalı ki başkalarınıda sevebilsin. İnsan sadece
kendisi için yaşamamalı etrafına faydalı bir birey olmalı. İnsanlar hayatlarını
şekillendirken kendinden çok başkalarının ne
düşündüğünü önemsiyor,başkaları için kendi duygularından ve
fikirlerinden vazgeçiyor ve kendisine haksızlık etmiş oluyor insan gerekmedikçe
keşke dememeli hayatında çünkü ‘’Keşkeli cümlelerde yaşanmamışlığın, yarım kalmışlığın o ezik tozu
kuruluğu vardır.’’
Ataol
Behramoğlu’nun şiirinde dediği gibi:
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır
insana
23 Nisan 2015 Perşembe
Kitap Yorumu: Mutluluğun Öteki Yüzü-Sere Prınce Halverson
İlk olarak kitabın kapağını çok başarılı bulduğumu söylemek istiyorum. Arkadya yayınlarını kutluyorum. Kapak yüzünün bizi kitabı okumamıza teşvik etmesi bende olumlu bir etki yarattı.
Kitabın içeriginden söz etmek gerekirse; Baş kahraman olan
Ella Beene’nın kocasının ilk karısından (Paige) olan çocuklarını kendi
çocukları gibi sahiplenmesi onlara gerçek bir anne’nin şefkatini vermesi, anneliğin sadece doğum
yapmakla olmadığını, sevginin kan bağı gerektirmediğini bu kitapta oldukça net
görüyoruz.
Joe ve Ella’nın evlilikleri çok güzel gidiyordu. Taa ki Joe’nun ölümü ile cenaze törenine çocuklarını
yıllar önce terketmek zorunda kalan üç yıl boyunca çocuklarının yüzünü görmeyen
Paige’nın gelmesi ile Ella’nın hayatı altüst olmaya başlamıştır. Joe’nun ölümü
Ellayı oldukça sarsmaya yetmemiş gibi birde çocukların biyolojik anneleri
ortaya çıkmıştı...
‘’Asla okyanusa arkanızı dönmeyin.’’
Paige’nın açtığı velayet davası ile uğraşırken biryandan Joe’nun
ona bıraktığı hiç açılmamış mektupların sırrını çözmeye çalışıyordu. Ella
herşeye rağmen tüm zorluklara göğüs gererek UMUT etmeyi bize hatırlatacak..
Duygu yüklü bir kitap olmasına rağmen beklentilerimin biraz
altında kaldı. Yer yer yapılan gereksiz tasvirler,kitabın ortalarına doğru
monoton bir hal almasına yol açtı. Buna rağmen okunması gereken bir kitap
olduğunu ve bizlere çok şey katacağını düşünüyorum..
Bu hayata gelirken
atalarımızın acılarıyla inleyerek, onların genlerini, göz renklerini, yara
izlerini, şereflerini ve utançlarını omuzlayarak geliyoruz.. İşte bu onların,
bu bizim. Bu mutluluğun öteki yüzü...
22 Nisan 2015 Çarşamba
Kitap Yorumu: Kırmızı Pazartesi – Gabriel Garcıa Marquez
İsmiyle bile bende merak uyandıran, kapak tasarımı
ile dikkatimi çeken bir kitap oldu. İncecik bir kitapta dopdolu bir hikaye karşılıyor bizi, başta
karakterlere girmek zor olsada
sonralarda hiç çıkmak
istemeyeceksiniz.
İşleneceğini herkesin bildiği ancak engel olmak için kimsenin bir şey
yapamadığı bir cinayetin öyküsü, romanın
baş kahramanı Santiago Nasar’ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli
olmasına rağmen sürükleyiciliğini kaybetmiyor.
Kırmızı Pazartesi farklı bir namus cinayetini anlatıyor .
Bayorda San
Roman ve Angela Vicario evlenmek için hazırlıklara
başlarlar. Düğün hazırlıklarına oldukça
önem verilir ve hazırlıklar büyük bir hızla devam eder. Angela Vicario bu evliliği istemiyordu .
Damat, Angela Vicario’nun bakire olmadığını öğrenir ve kızı
annesinin evine geri getirir. Olay bir namus davasına döner . Bakireliğini bozan kişinin kim olduğunu öğrenmek için
Angela’ ya baskı uygulanır ve oda
Santiago Nasar’ın adını
verir. Bunun üzerine Angela’nın
ağabeyleri Santiago’yu öldürmek için yola koyulurlar. Pedro Vicario ve Pablo Vicario kardeşler Santiagoyu öldürmek için aradığını herkese duyurur. Sürü psikolojisiyle hareket
etmek gün gibi apaçık
gerçekleri bile dile getirelemez
bir hale dönüştürür. Kimse iki kardeşi ciddiye almaz ve Santiago’nun kendisinin öldürüleceğinden haberi olmaz.
‘‘İnsan gerçeği haykırmazsa insan olmaktan çıkar.’’
İki kardeş
Santiago’yu nişanlısının evinde
bulur ve
onu öldürürler. Özellikle de işleneceği
böylesine açıkça duyrulmuş bir
cinayetin hiç bir aksilikle
karşılaşmadan gerçekleşmesi hayatın edebiyatta bile
görülmeyen onca rastlantıdan
yararlanmış olması büyük bir haksızlık
gibi görünür.
Kimse Santiago’nun
Angela’nın bakireliğini bozduğuna
inanmaz. Sorgu yargıçı da herkes
gibi Santiago’yu suçsuz görür. Yargıç
özenle hazırladığı raporda 416’ncı
sayfanın kenarına kırmızı mürekkeple, kendi el yazısıyla şu notu
düşmüştür
‘‘Bana bir
önyargı verin, dünyayı yerinden
oynatayım... ’’
Bu kitap Gabriel Garcıa
Marquez’in ne kadar usta
bir romancı olduğunun en
büyük ispatı. Her yönüyle çok
başarılı bir eser mutlaka okumanız gereken bir kitap, iyi okumalar...J
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)